Lisanslı ve Geniş Yetkili Aracı Kurum - Lisans No: G-039 (398)
Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlu Olsun

Enflasyonda Artış Devam Edebilir, Ekim Ayı Gelişmeleri ve 25 Ekim PPK’sı Önemli Olacak

03 Ekim 2018 GCM Araştırma & Analiz- Araştırma & Analiz
Türkiye’de tüketici fiyatları Eylül ayında bir önceki yıla kıyasla %24,5 arttı. Enflasyondaki artış hızı tabii oldukça şaşırtıcı, piyasa anketlerindeki en yüksek tahminin bile üzerine çıktı (en yüksek artış beklentileri %4 civarındaydı). Döviz kuru ve enerji fiyatlarına maruz kalan bileşenler enflasyondaki artışın temel nedenlerini oluşturmakta… %6,3’lük aylık artış 2001 döneminden sonraki en yüksek aylık artışa işaret ediyor, yıllık enflasyon da 2003 ortasından beri en yüksek seviyeye gelmiş oldu. Enflasyon, son gerçekleşmeyle beraber Merkez Bankası politika faizinin 50 baz puan üzerine çıkmış oldu.

Ana harcama gruplarına göre değişimlere baktığımızda; en çok artış gösteren kalemlerin aylık bazda %11,41 ile ev eşyası, %9,15 ile ulaştırma, %7,42 ile çeşitli mal ve hizmetler olduğunu görüyoruz. Gıda ve alkolsüz içecekler aylık bazda Eylül ayında %6,40 artış ile oldukça hızlı bir yükseliş göstermiş, yıllık gıda enflasyonu ise %27,70 seviyesinde oldukça yüksek seviyelerde kalmaya devam ediyor. Hemen bütün alt gruplarda yüksek artışlar görülüyor. Özel kapsamlı göstergelerde, çekirdek enflasyon dediğimiz C göstergesinde TRY’deki değer kaybının etkisiyle aylık bazda %6,76 ile yıllık %24,05’e hızlı bir yükseliş var. Enerji enflasyonu artmaya devam ediyor, hem petrol fiyatı hem de kur artışına bağlı enerji fiyatları nedeniyle aylık bazda %6,05 artış görülmektedir.

ÜFE tarafındaki birikimli maliyet etkisi de artarak devam ediyor ve TÜFE bu denli yüksek seviyelere gelmişken ÜFE – TÜFE makasının halen açık kalması, ileriki aylara yönelik fiyat genel seviyeleri açısından da endişe verici… Çünkü üretici malını daha yükseğe mal ediyor ve bunun ister istemez spesifik bir zaman aralığında son tüketici ulaşan fiyatlarda yansımaları olacaktır. Bu durum, Eylül’den sonraki periyotta yıllık enflasyonun 1-2 puan daha yukarı seviyelere yükselmesine neden olabilir. %10,88 artan ÜFE, böylece yıllık bazda %46,15’e sıçramış durumda. Sektörlerde ve sanayi gruplarının tamamında hızlı yükselişler var. İmalat sektöründeki ithal girdi maliyetlerindeki artış kaynaklı olarak %9’luk aylık artış oranı görülmekte, elektrik ve gazda ise üretici maliyetlerinin Eylül ayında %40 arttığını görüyoruz ki, Ekim ayındaki doğalgaz zammı da tüketici fiyatları genel seviyesini olumsuz etkileyecektir. İthal girdi kullanımı çerçevesinde döviz kurlarındaki artışın etkisi ara malına ve sermaye malına sırasıyla %10,26 ve %8,42 artış olarak yansıdı. Enerjide üretici bazındaki maliyet artışı ise Eylül’de %25,55 seviyesinde, ki Brent petrol fiyatının 85 USD seviyelerine yükselmesi enerji tarafındaki maliyetlerin artmaya devam edebileceğine dair sinyaller veriyor.

TRY bu yıl neredeyse %40 oranında değer kaybetti, bu da ithalat maliyetini ve doğal olarak da tüketici fiyatlarını artırdı. Daha yüksek petrol fiyatları da benzer şekilde enflasyonist baskıları artırmaktadır. Dolayısıyla enflasyon yüksek kalmaya devam edebilir. TRY’nin değer kaybı ve daha yüksek petrol fiyatlarının etkisinin henüz tamamen tüketici fiyatlarına yansımadığını, açık kalan ÜFE-TÜFE makasından anlıyoruz. Haliyle yerel maliyet artışlarının birikimli etkisi enflasyonda yukarı yönlü risk teşkil etmeye devam etmektedir. Enflasyon yükseliyor ve ekonomik aktivite yavaşlıyor.

TUCPIY

Enflasyonda yıllık bazda %24,5 gibi zirve bir seviye gördük, ancak zirve Ekim ayında yenilenebilir. Bu noktada, Yeni Ekonomi Programı’nda öngörülen %20,8 hedefinin tutturulmasına yönelik atılacak adımlar, enflasyonla topyekün mücadele başlığı altında oldukça önemli… Gıdada tarladan market rafına kadar olan süreçte fiyat artışlarına neden olan aracılar, taşıma maliyetleri, tedarik zincirinin düzenlenmesi, lisanslı depoculuk, stokçulukla mücadele başlıkları önem arz ediyor. Sanayide döviz kurlarına olan duyarlılığın azaltılması, ithal ikamesi ile yerli üretimin desteklenmesi, yurtiçinde üretilebilenlerin üretilmesi, ithalatın azaltılması beli başlı yapısal adımlar olabilir. Bu konuda yapılacak çalışmaları göreceğiz ve tabii bunlar bugünden yarına sonuçları görülecek çalışmalar da değil.

Kısa vadede ise; gözler elbette Merkez Bankası’na çevrilecektir. Merkez Bankası 13 Eylül’de enflasyonla mücadelede etkin bir adım atmak için piyasa beklentilerinin de üzerine çıktı ve 625 baz puan faiz artırdı. Enflasyon %17,9 seviyesindeyken, 6 puana yakın bir reel faiz veriyoruz diyebiliyorduk, beklentileri değil cari enflasyonu baz aldığımızda. Şimdi yıllık enflasyon, ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin 50 baz puan üzerine çıktı. Bu elbette bir negatiflik… Merkez Bankası’nın bir sonraki toplantısı 25 Ekim tarihinde ve o tarihe kadar kur, faiz gibi enstrümanlarda oluşabilecek hareketler ile enflasyon beklentilerinin nasıl şekilleneceği gibi faktörler izlenecektir. 25 Ekim toplantısında da ona göre bir karar verilir. Faizin ekonomi üzerinde de yansımaları var ve artan kredi maliyetleri ve bu kapsamda faiz giderleri reel sektörde üretim ve yatırım kanallarını da olumsuz etkiliyor. Faize sadece getiri olarak değil, aynı zamanda ekonomi üzerinde etkili bir determinant olarak da bakmak gerekir. Bu noktada Merkez Bankası da kararını ona göre verecektir. Enflasyonda ilave risk var mı yok mu, gidilecek tepe noktası neresidir ve nereye kadar geri çekilme ve dengelenme sağlanacak bu faktörler göz önünde bulundurulacaktır.
GCM YATIRIM sizin için hazır! Yatırıma başlamaya hazır mısınız?
Yardıma mı ihtiyacınız var? Müşteri temsilcimize merhaba deyin!
Web sitemizi ziyaret eden kullanıcılara mümkün olan en iyi yatırım deneyimini sunabilmek için çerezler (cookieler) kullanmaktayız. Çerez politikalarımızın detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.