Lisanslı ve Geniş Yetkili Aracı Kurum - Lisans No: G-039 (398)
Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlu Olsun

Faiz Değişimi Altını Nasıl Etkileyebilir?

26 Mayıs 2016 Umut Tuncer- Uluslararası Piyasalar Müdür Yardımcısı
Altın, günümüzde en çok işlem gören varlıklar arasında yer alıyor. Güvenli liman algısının yanı sıra, artık büyük küçük birçok portföyün, değişen yüzdelerle altını mutlaka portföyü içerisinde bulundurduğunu görüyoruz. Ons altının uluslararası piyasada, Amerikan doları ile fiyatlanması nedeniyle, bu ikili arasında dolar ile altın arasında ters korelasyonun güçlü olması da kaçınılmaz hale geliyor. Dolayısıyla son günlerin en çok merak edilen konularından  olan FED’in para politikası, altın yatırımcısı için dikkatle takip edilen başlıklar arasında öne çıkıyor. Peki, FED’in politikaları ve politikalarına ilişkin piyasa beklentileri altın üzerinde nasıl etkiler oluşturabilir? Yazımızda senaryolar ile altında gerçekleşebilecek bu değişimleri değerlendirmeye çalışacağız.

FED ve son dönem gelişmeleri

FED’in faiz artırımı sonrasında değer kazanan dolarla birlikte altının da değer kazanması sürpriz olmayan bir gelişme. Yıla kaosla başlayan piyasalar, volatiliteden uzaklaşmak adına altın tercihine yönelmesi ile, altın son dönemlerin en sert yükselişlerinden birini gösterdi. Belirsizliği bir miktar azaltan da, FED’in 2016’da dört faiz artırımı planlarından geri adım attığı düşüncesiydi. Bu durum altındaki fiyat hareketini sakinleştirirken, diğer yatırım araçlarına yönelimi artırdı. Önümüzdeki dönemde yer alan Haziran toplantısına odaklanmış piyasa katılımcıları çıkacak er veri ve açıklamadan ipuçları çıkarmaya çalışıyor.

FED’in karar öncesi yön arayışı konusunda tahminler, ancak yeni gelişmeler ışığında şekillenebilir. Bu nedenle yön tahmininden çok, değerlendirilmesi gereken unsurları yakından izleyebiliriz. Fakat unutmamakta fayda var; inceleyeceğimiz maddelerin bu kadar önemli olmasının en büyük nedeni, FED politikalarını doğrudan veya dolaylı olarak etkileyebilecek olmaları. Aynı zamanda söz konusu unsurların yakın dönem, özellikle de Haziran ayı için geçerli olabileceği göz ardı edilmemeli.

Düşüş beklentisini destekleyebilecek taraf, küresel ekonomide, özellikle de ABD ekonomisinde iyimser rakamların ağırlığını artırması. Bunlar neler olabilir? Örneğin; son dönemde ABD’de kişisel gelirlerdeki artış ve güçlü kalmayı sürdüren istihdam rakamları, FED’in faiz artırımını Haziran veya Temmuz aylarında gerçekleştirmesine izin verebilir. Özellikle endekslerin son günlerde gösterdiği güçlü seyir Haziran’a da taşınabildiği takdirde, Haziran ihtimali ağırlık kazanabilir. Son dönemde FED’in küresel koşulların farkında olmasına karşın güçlü kalmayı sürdüren iç dinamiklere yoğunlaşması, faiz artırımı ihtimalini canlı tutuyor. Bu tür bir tutum, dolar ile fiyatlanan emtia kanadında geri çekilmeyi destekleyebilir.

Brexit ve ABD seçimleri

Fakat Haziran – Temmuz dönemi sadece ABD iç dinamiklerine bağlı olmayacak. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkıp çıkmama kararını oylayacağı Haziran ayı oldukça kritik. BREXIT başlığı altında takip ettiğimiz süreçte şu sıralar Birlik’te kalmayı düşünenlerin sayısı anketlere göre daha ağır basıyor. Bu da Sterlin’de toparlanmayı destekleyen madde oldu. Fakat oylamanın gerçekleşeceği 23 Haziran’a dek kesin bir cevap alamayacağız. İngiltere’nin şimdilik ikinci planda görülse de Birlik’ten çıkışı kabul etmesi, FED’in planlarını alt üst edebilir.

Unutmamak gereken diğer bir başlık ise ABD başkanlık seçimi süreci. 7 Haziran’da Kaliforniya eyaletinde gerçekleşecek oylama sonrasında gözler Temmuz ayındaki kongrelere çevrilecek. Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin çıkaracağı adaylar, uzun süredir ilk kez uç noktalarda görülen aday karakterleri nedeniyle, şirketlerin sert şekilde etkilenmesinin kaçınılmaz olacağı bir sonuç karşımıza çıkabilir.

Altında maliyet etkisi görecek miyiz?

Altında üretim maliyeti, genellikle ons fiyatının çok gerilediği zamanlarda haber başlıklarının ana maddesini oluşturuyor. Burada en önemli faktör, maliyetin yanı sıra, firmaların katlanabileceği seviyeler ve süredir. Bu nedenle altının fiyatından çok, firmaların mali yapısı ile kredi koşullarının sağladığı ortama odaklanmakta fayda var. Fakat somut bir rakam vermek gerekirse, 2016 ilk çeyreğinde majör üreticiler için ortalama maliyetin ons başına 825 dolar olarak karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. (Verilen üretim maliyetinde, Dünya Altın Konseyi’nin tüm maliyetlerin dahil edildiği yöntem, yani all in sustaining cost baz alınmıştır.) Bu son yılların en düşük rakamı. Kredi koşulları ayrı bir inceleme konusu olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuda ise son dönemde değişebilecek en kritik unsur, FED’in faiz artırımı ve bu artırımın miktarı kredi koşullarını önceki dönemlere göre daha zor hale getirebilir. Dolayısıyla faiz artırımı senaryosunda gerileyebilecek altın ve ağırlaşabilecek kredi koşulları, özellikle küçük ve orta ölçekli maden şirketlerini zora sokabilir. Bu tür haberlerde unutmamamız gereken bir şey daha var; yakın zamanda maliyetlerin altın fiyatı üzerindeki etkisini test edebileceğimiz kadar düşük fiyatlamaları görmedik, yani bunun etkisine ilişkin somut bir kaynak mevcut değil.

Neden ve sonuçlar iyi tartılmalı

Özetleyecek olursak; altın için en kritik başlık yakın dönem için FED politikaları. Bunu etkileyebilecek başlıklarda ise önceliği ABD iç dinamikleri, ikinciliği ise küresel piyasa koşulları alıyor. Yakın zamanda Avrupa’da İngiltere referandumu takip edilebilecekken, Çin tarafı olası sürprizlere karşı mutlaka takip edilmeli. Son olarak da bunların bir neden, FED kararının da bir sonuç olarak karşımıza çıkabileceği dikkate alınmalı.
GCM YATIRIM sizin için hazır! Yatırıma başlamaya hazır mısınız?
Yardıma mı ihtiyacınız var? Müşteri temsilcimize merhaba deyin!
Web sitemizi ziyaret eden kullanıcılara mümkün olan en iyi yatırım deneyimini sunabilmek için çerezler (cookieler) kullanmaktayız. Çerez politikalarımızın detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.