Lisanslı ve Geniş Yetkili Aracı Kurum - Lisans No: G-039 (398)
Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlu Olsun

Piyasaların Uyumayacağı Gün – 15-16 Haziran

13 Haziran 2016 GCM Araştırma & Analiz- Araştırma & Analiz

Uluslararası piyasaları bu hafta son derece kritik gelişmeler bekliyor. Dolar’dan altın fiyatlarına, gelişen ülke para birimlerinden petrole, borsalardan tahvil faizlerine kadar birçok varlık ve değişken, hafta ortasında yaşanacak maraton ile çok sert hareketler kaydetme potansiyelini üzerinde taşıyor. Sadece kısa süre içerisinde gerçekleşecek değişimler değil, yılın geri kalanında oluşabilecek trendlerin yönü de söz konusu bilgi akışı ile şekillenebilir. Tabi bu açıklamalar, kendi ülkelerinin para politikalarını yöneten merkez bankalarından gelecek, hem de en büyüklerinden…

Önce, küresel piyasalar için önemli olarak tanımladığımız açıklama takvimine göz atalım;

Resim

“FED ve faiz oranı”

Haftanın en önemli gelişmesi olabilecek ABD Merkez Bankası’nın (FED) Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısından çıkacak sonuçlar, Çarşamba akşamı tüm dünyanın odak noktasında yer alacak. FED’in politika faizini Haziran ayı toplantısında değiştirmesi beklenmiyor ancak, yeni bir faiz artırımının ne zaman yapılacağına ilişkin ipuçları alınabilir. Başta Dolar ve diğer para birimleri olmak üzere, altın, petrol gibi emtia fiyatları ile global borsa endekslerinde yönü belirleyebilecek FOMC kararları, piyasaların yönü için büyük bir önem taşıyor.

“BOJ beklemede mi kalacak?”

Kritik FOMC kararlarının ardından dikkatler uzak doğuya, Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) açıklamalarına çevrilecek. Öngörülebilir bir gelecekte para politikasını değiştirmesi beklenen bir başka kurum olan BOJ cephesinden gelecek değerlendirmeler, küresel piyasaların dengesi için önemli bir bileşen olduğu için yakından takip edilecek.

Kuroda ve ekibinin alacağı kararlar, yapılacak açıklamalar, Yen ve Nikkei endeksinde sert değer değişimlerinin izlenmesine neden olabilir. BOJ’un faiz veya parasal genişleme tarafında bir adım atıp atmayacağı, ya da ileriye yönelik olarak para politikasına ilişkin net bir mesaj verip vermeyeceği yakından izlenecek.  Ayrıca Asya-Pasifik cephesinde Yeni Zelanda ve Avustralya’nın makro-ekonomik göstergeleri önem arz ediyor.

“SNB, Brexit referandumu öncesi bu kez rahat değil”

SNB’nin son olarak Mart ayında gerçekleştirdiği toplantısında, para politikasında her hangi bir değişiklik yapmadığını görmüştük. Faizi %-0.75’de (Hedef aralık %-1.25 ile %-0.25 arasında) tutan Banka, “Frank ciddi şekilde değerinin üzerinde” şeklinde bir açıklama yaptı.  SNB ayrıca gerekirse para birimine müdahale edebileceği yönündeki söylemini korudu.

İhracatı yoğun ve satışlarının büyük kısmı Euro Bölgesi’ne olduğu için İsviçreliler EUR/CHF paritesinin gerilemesine sıcak bakmıyorlar. ABD’nin 3 Haziran’daki kötü istihdam verileri Euro’nun uluslararası piyasalarda değer kazanmasına (Dolar’daki gerileme sonucu) neden olurken, SNB Başkanı Thomas Jordan’ın derin bir oh çekmesini sağlamış olabilir. Ancak yine belirsizliklerin öne çıktığı bir dönem İsviçrelileri bekliyor. 23 Haziran’da İngiltere’de yapılacak olan Avrupa Birliği (AB) üyeliğine ilişkin referandum, içerdiği riskler ile Frank cephesini de ilgilendiriyor. İngilizlerin AB’den ayrılmayı seçmesi halinde Sterlin ve Euro, İsviçre’nin para birimi karşısında değer kaybedebilir ve bu SNB’nin pek istediği bir durum değil. Dolayısı ile Banka’nın alacağı kararlar ve yapacağı açıklamalar bu kez daha ilginç olacağa benziyor.

“Brexit öncesi BOE’den son açıklamalar”

BOE’nin, önemli gelişmiş ülke merkez bankaları arasında faiz artırımına yakın olduğu düşünülen kurumlardan biri olduğunu ifade edebiliriz. Ancak son gelişmeler, Banka’nın faizleri yukarı çekeceği tarihin, ilerleyen dönemlere öteleneceği beklentilerini güçlendirdi. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma ihtimali (23 Haziran’da ülkede bu konu ile ilgili referandum yapılacak), zayıf enflasyon, düşük petrol fiyatları ve Çin ile dünya ekonomisinin sağlığına ilişkin kaygılar, BOE’nin faiz artırmak için aceleci olmayacağı öngörüsüne güç kattı. Hatta 23 Haziran’daki halk oylamasından, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasına neden olacak bir sonuç çıkması halinde BOE’nin faiz indirimleri yapmak zorunda kalacağı bile düşünülüyor. Söz konusu referandum öncesinde BOE’nin yeni bir adım atması beklenmiyor.

“FOMC sonrası enflasyon görünümü”

Bir gün önceki FOMC toplantısının sonuçları ve Yellen’ın açıklamalarının ardından, dünyanın en büyük ekonomisi için yayımlanacak enflasyon oranı rakamlarının önemli bir gösterge konumunda olacağını söyleyebiliriz. Nisan döneminde ABD için aylık dataları incelediğimizde CPI’ın %0.4 (yaklaşık bir yılın en yükseği) ve çekirdek CPI’ın (gıda ve enerji fiyatları hariç) %0.2 olarak açıklandığını görüyoruz. ABD’nin istihdam piyasasındaki gelişmeler ile birlikte, FED’in para politikası kararları için önemli bir diğer faktör olan enflasyon oranı rakamları, piyasanın beklentilerini şekillendirebilir.

“Sonuç: merkez bankaları gündemi”

Özellikle 2008 krizinden sonra, merkez bankalarının para politikaları küresel piyasalarda dengeleri, normalde olduğundan çok daha fazla etkiler bir hale geldi. Uluslararası likiditeyi, aldıkları kararlar ile belirleyen, ABD’den Japonya’ya kadar merkez bankaları, yatırımcıların da odak noktasında yer aldı. Bu durum çok fazla değişmiş de değil. Bu paralelde söz konusu kurumların, özellikle FED’in, para politikası kararları finansal piyasalarda yönü belirlerken, 15 ve 16 Haziran’daki maraton son derece büyük bir önem taşıyor.

GCM YATIRIM sizin için hazır! Yatırıma başlamaya hazır mısınız?
Yardıma mı ihtiyacınız var? Müşteri temsilcimize merhaba deyin!
Web sitemizi ziyaret eden kullanıcılara mümkün olan en iyi yatırım deneyimini sunabilmek için çerezler (cookieler) kullanmaktayız. Çerez politikalarımızın detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.